Esaretin Bedeli’nden Uçurtmayı Vurmasınlar’a Kadar Uzanan En İyi Hapishane Temalı 15 Film

Muhbir ya da bilinen ismiyle The Informer, cezaevindeki bir mafyanın oradayken bile kapalı kapalı işlerine devam ettiğini ortaya çıkarmak için FBI’ın operasyon planı yapmasıyla gelişen olayları konu alıyor. Eski bir mahkûm olan Joel Kinnaman’ın hayat verdiği Pete Koslow ile anlaşan FBI, ondan muhbirlik yapmasını istiyor. Bu durum kolay bir istek üzere gözükse de yalnızca Pete için değil, gerisinde bıraktığı ailesi için de tehlikeler barındırıyor. Bir nevi FBI ajanlığı yapması Pete Koslow’a neler yaşatacak? Pete, ailesini korumayı ve hayatta kalmayı başarabilecek mi?

Başrollerinde Delroy Lindo, Robert Redford, Mark Ruffalo ve James Gandolfini’nin yer aldığı sinema; izleyicilerine aksiyon ve tansiyonun yanında ruhsal iletiler da veriyor. Üretim, ünlü bir generalin hatasız olmasına karşın çok katı kaideleri olan bir hapishaneye atılmasını mevzu alıyor. Generali zapt etmeye çalışan hapishane müdürü, kaideleri giderek zorlaştırıyor. Bu duruma sessiz kalmayan general, mahkûmlardan oluşan bir ordu kuruyor. İkili ortasındaki çatışmanın nasıl sonuçlanacağı sinema boyunca merak konusu oluyor.

Olağan akışında devam eden bir hayatı ne değiştirebilir? Karşılığımız: Ölüm! Shelton, ailesi ile memnun bir ömür sürer fakat bu memnunluk iki saldırgan tarafından Shelton’ın elinden alınır. Saldırganlardan biri vefatla cezalandırılırken başka saldırgana az bir ceza verilir. Hayatını altüst eden olay karşısında verilen karardan tatmin olmayan Shelton, kendi adaletini devreye sokar.

Hapishane deyince aklımıza gelen şeylerden biri: Hücreler yani tehlikeli mahkûmların tutulduğu o alanlar. Bu sinemada bir mahkûm değil de bir gardiyan hücreye atılıyor. Sinemanın ismi ise hücrenin numarasından geliyor. Şanssız halde kendini orada bulan gardiyan için ömür, bundan sonra zorlaşıyor.

Senarist Richard Tuggle, Campbell Bruce’un tıpkı isimli romanını beyaz perdeye uyarlıyor. Gerçek bir kıssayı anlatan sinemada Roberts Blossom, Clint Eastwood üzere isimler yer alıyor. İsmiyle müsemma sinema, bir adada bulunan hapishanede geçiyor ve kaçış planı yapan üç mahkûmun kıssasını anlatıyor.

Sırada bilim kurgu severlerin ilgisini çekebilecek bir imal var. Moritz Bleibtreu, Oliver Stokowski ve Christian Berkel’i bir ortaya getiren sinema, bilim insanlarının düzenlediği bir deneyi anlatıyor. Denekler, fiyat karşılığı deneye katılmayı kabul ediyor. Toplam 20 erkek denekten oluşan deney, 2 hafta sürüyor. Denekler, gardiyan ve mahkûm olarak ikiye ayrılıyor. 2 hafta boyunca bu simülasyonun içinde kalan gardiyan denekler, gerçek hayatlarında bu formda davranmaya başlıyor. Bunun önüne geçemeyen bilim insanları, deneyin denetimini kaybediyor.

Film, okuma yazma bilmeyen Arap bir gencin işlediği hata nedeniyle Fransa’da hapse atılmasını ve burada yaşadıklarını konu alıyor. Henüz 19 yaşında olan bu genç, hapishane liderinin güvenini kazanmayı başarıyor ve kendisinin özgüveni artıyor. Artan özgüveni onu liderin koltuğunu elinden almaya itiyor. ‘Bu genç, hapishane başkanı olmayı başarabilecek mi?’ sorusu, film boyunca merak duygusunu taze tutuyor.

Dustin Hoffman, Robert Deman ve Don Gordon gibi isimleri bir araya getiren yapım; haksız yere hapishaneye atılan Papillon’un öyküsünü anlatıyor. Onun bulunduğu hapishanede mahkûmlara berbat davranılıyor ve bu da yetmezmiş üzere mahkûmlar, ağır işlerde çalıştırılıyor. Buraya geldiğinden beri kaçmayı planlayan Papillon’un birkaç denemesi başarısız olsa da o, maksadından vazgeçmiyor. Kaçış planı yapmaya dost olduğu bir öbür mahkûmdan yardım alarak devam ediyor. Pekala, Papillon kaçmayı başarabilecek mi?

Tonia içmeye gittiği günün sabahı hapishanede uyanır. Neden orada olduğuna dair hiçbir fikri olmamasına karşın bilmediği bir kabahati itiraf etmesi için azap görmeye başlar. İçerisinde siyasi manalar da barındıran sinema, Polonya sinemasının en çarpıcı üretimleri ortasında bulunur. Sinemanın oyuncu takımında Krystyna Janda, Agnieszka Holland ve Janusz Gajos üzere isimler yer alıyor.

Filmin oyuncu takımında Paul Newman, Jo Van Fleet ve George Kennedy üzere isimler yer alıyor. Gençliğinin getirdiği asiliğe karşın hiç suça bulaşmamış olan Luke, bir gece yaptığı yanılgı yüzünden mahpusa atılıyor. Hapishanede mahkûmlar ortasında hürmet kazanmanın güç olmasına rağmen orada kendi otoritesini kurmayı başarıyor. Daha sonra her mahkûmun 1 saniye bile olsa düşündüğü kaçış planını o da düşünüyor.

Prangalarınızdan kurtulduğunuzda özgür olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Her özgürlük bir esaret getirir diyerek II. Dünya Savaşı’nda Almanların tutukladığı subayların kaçışını anlatan bu filmden bahsetmek istiyoruz. Subayların tutulduğu kamp, epey güvenlikli ve kaçması neredeyse imkânsız olsa da üç asker buradan kaçmayı başarıyor. Her şey burada bitti sanıyorsanız yanılıyorsunuz, asıl macera şimdi başlıyor.

Listemize Oscar’a aday olarak Academy’e gösterilen Uçurtmayı Vurmasınlar ile devam edelim. Sinema, hapishanede doğan Barış’ın hikayesini anlatıyor. Burada büyüyen Barış, tüm hapishaneye neşe saçıyor, herkesle iyi anlaşıyor. İnci isimli mahkûmla arasında oluşan dostluk, parmaklıkları da aşıyor. İkili, hapishane duvarlarında kendilerine yeni ve özgür bir dünya oluşturuyor. Filmde Barış karakterine Ozan Bilen hayat veriyor. Feride Çiçekoğlu’nun romanından uyarlanan sinema, İstanbul Sinema Festivali’nde En İyi Türk Filmi Ödülü’nün sahibi olmayı başarıyor.

İllegal işlerle uğraşan bireyler tarafından öldürülen babasının intikamı almak için bir çeteye katılan Derek, planları dahilinde olmayan iki cinayete sebep oluyor ve mahpusa giriyor. Ağabeyinin yarım bıraktığı işi Danny tamamlamayı düşünüyor. Hapishanede geçirdiği müddet Derek’i kendine getiriyor ve pişmanlık duyuyor. Kendisinin düştüğü duruma kardeşinin düşmemesi için çabalamaya başlıyor.

Tom Hanks ve Michael Clarke Duncan üzere usta oyuncuların yer aldığı sinema aslında bir uyarlama. Paul Edgecomb isimli bir gardiyanın çalıştığı hapishanede beşerler, idam ediliyor. İdam edilmek üzere getirilen mahkûmlardan biri, Paul’u düşündürmeye başlıyor. Çünkü iki küçük kızı öldürmekle suçlanan bu mahkûm, ona göre cani bir kişilik taşımıyor. Sadece bu özelliğiyle değil, insanları iyileştirebilecek doğaüstü güce sahip mahkûm, Paul’u hayatta kalması gerektiğine ikna ediyor.

Evet, herkesin iddia edeceği üzere listemizin en çok beğenilen sineması: Esaretin Bedeli. Herkes, her şey için belirli bedeller ödüyor; pekala, esaret için ödenenler? Bir Stephen King romanı uyarlaması olan sinema, karısını ve sevgilisini öldürmekle suçlanan bankacı Andy Dufresne’nin masumiyetini kanıtlamaya çalışmasını anlatıyor. Efsaneleşen üretimde izleyici, Tim Robbins ve Morgan Freeman ikilisinin harika oyunculuklarına tanıklık ediyor.