Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, canlı yayınında 24 TV Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel’in sorularını yanıtladı.
Bakan Özer’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle;
“Bakanlık olarak tüm okullara bütçesini göndereceğiz fakat tek isteğimiz okullar velilerle kırtasiye materyalleri üzerinden bir bağ kurulmasın. İsteyen veli okul aile birliğine bağış yapabilir o başka bir bahis. Geçen hafta 3 milyar 750 milyondu. Bu sabah sayısı güncelledik 3 milyar 900 milyon Türk Lirası para göndermişiz.”
GÖRDÜĞÜNÜZ EKSİKLİKLER VAR MI YENİ DEVİRDE?
Bildiğiniz üzere 2021-2022 eğitim periyodu 17 Haziran’da kapandı. Tüm bakanlarımız bir evvelki eğitim öğretim kapandıktan bir hafta sonra başlattık. Tüm okul yöneticilerimizle toplantılar yaptık. Burada hedefimiz son yılda attığımız adımlar ve geliştirdiğimiz eğitim siyasetlerini kıymetlendirmek. Ne yapmak istiyoruz hangi arayı aldık yaptıklarımız alanda karşılık buluyor mu ne üzere düzeltmelere gereksinim var diye konuştuk.
5 Eylül itibariyle okullarımız başlamadan bir hafta evvel 5 bin paklık vazifelisi vazifeye başladı. Öğretmen desteklerimiz yapıldı. Birinci kere tüm okullara bütçe gönderildi. Okulların paklık kırtasiye tamir üzere gereksinimler için. Bakanlık güya bunu karşılayamıyordu üzere bir algı vardı şimdiye kadar.
YARDIMCI KAYNAK ALDIRMA TARİH OLMAYA BAŞLADI
Bakanlık olarak tüm okullara bütçesini göndereceğiz fakat tek isteğimiz okullar velilerle kırtasiye gereçleri üzerinden bir ilgi kurulmasın. İsteyen veli okul aile birliğine bağış yapabilir o farklı bir bahis. Geçen hafta 3 milyar 750 milyondu. Bu sabah sayısı güncelledik 3 milyar 900 milyon Türk Lirası para göndermişiz.
BÜTÇE GÖNDERMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Bu okullarımızın duruşunu o kadar değiştirdi ki. Hesaplarında para gördüler hatta şaşırdılar bunu kullanacak mıyız diye. Öğretmenlerimiz çabucak velilerimiz okullara bütçe gönderildiği konusunda bilgilendirildi. Bu son bir bütçe değil. Gereksinim durumunda yeniden göndermeye devam edeceğiz. Buradaki temel kriterimiz şu, gereksinimi fazla olan okula fazla göndermek. Kurumları da öbür arayışlar içerisinde sokmuş oluruz. Hiçbir şiddetin olmadığı öğrenmenin daima teşvik edildiği kütüphanesinden laboratuvarına kadar her şeyin giderildiği, öğretmenlerin de eğitime yöneldiği bir süreci başlattık.
RAKAMI YÜZDE 90’LARA ÇIKARDIK
Biz ülke olarak eğitimde son 20 yılda yaşadığımız dönüşümü gereğince takdir ettiğimiz kanaatinde değilim. Okullaşma oranlarına bakarsanız 2000’li yılların başlarına bizim en büyük kaynağımız beşeri kaynaktır. İnsan kaynağımızın niteliğini artırmak için eğitimle buluşturmamız gerekiyor. 2000’li yıllarda 5 yaşındaki çocukların yüzde 11’i eğitimle buluşuyordu artık bu sayı yüzde 90’lara ulaştı. Bu eğitimde kitleselleşme evrenselleşme demektir. OECD ülkeleri bu süreci 70 yıl evvel tamamladı. Yalnızca binalar yapıyoruz zannediliyor evet bunlar yapıldı ancak eğitimin önündeki yasaklar da kaldırıldı. Katsayı uygulamaları, başörtüsü yasağı bu periyot kaldırıldı. Peygamberimizin hayatı, Kur’an-ı Kerim üzere bilgiler birinci sefer müfredata kondu. OECD ülkelerinde öğrenci sayısı sabittir yahut düşer fakat bizde sayı daima artıyor ve buna karşın eğitimi güzelleştirebilmek o denli kolay bir iş değil. O yüzden OECD Genel Sekreteri dedi ki bu dünyaya örnek olmalıdır. Sahiden o önerilen tüm alanlarda aaa bu türlü bir şey varmış demedik. Biz onlarla ilgili de çok kıymetli uzaklıklar almışız. Biz esasen onların önünde olmaktan da büyük memnunluk duyduk. Orada duyduklarımızın hiçbiri bizim için sürpriz olmadı.
ÖĞRETMEN MESLEK KANUNU’NDA PRESTİJ TARTIŞMASI
Bu tartışmanın nereden çıktığını sizin takdirinize bırakıyorum. Öğretmenlik Meslek Kanunu 60 yılın hasreti. Öğretmenlere mahsus bir kanun olması daima bir özlemdi. Bu hasret 14 Şubat 2022 tarihinde giderildi. Şöyle bir algı var öğretmenlik kanunu yalnızca bu mudur hayır, bu yalnızca başlangıçtır. Değerli olan bir kanunun olmasıydı. 60 yıllık hasretin giderilmesi bu manada yenidir. Şayet bir kanunuz olmazsa oraya uygunlaştırma yapacağınız bir alanı bulamazsınız. AK Parti hükümetleri devrinde 20 yılda eğitimin aslında taçlanmasıdır.
UZMAN VE BAŞÖĞRETMENLİK SÜRECİ
2004 yılında Hüseyin Çelik bakanımız vaktinde bu denendi. Kanunlarda kimi değişiklikler yapılarak aday öğretmenlik baş öğretmenlik üzere kümeler yapıldı. 338 başöğretmen vardı sistemde. O 2005-2006 yılında duydunuz mu prestije dokunuluyor nasıl imtihan yaparsınız diye duydunuz mu hayır. Buradaki maksat şu değil meslek sisteminde ülkemizin devlet memurları içerisinde imtihansız hiçbir meslek yok. Biz bu imtihan öğretmenlerin öğretmenlik yapabilir durumunu ölçme imtihanı değil, esasen öğretmen o. Orada yüksek lisans yapmışsa alan içi ve alan dışı muaf yaklaşık 90 bine yakın öğretmenimiz doktora yaptığı için başöğretmenlikten muaf oldu. 2004 yılında yapılan düzenlemeyle ilgili bir farklılık yok fakat bir uygunlaştırma var. O vakit kota vardı artık kota yok. O periyotta öğretmen arkadaşlarla rekabet vardı artık kendileriyle rekabet edecekler.
BU BİR MESLEK SİSTEMATİĞİ LAKİN MANİPÜLE EDİLDİ
Sınav haricinde güzelleştirme yapılacak alanlar var. Alandan gelen bilhassa 40 yıllık 35 yıllık öğretmen haklı olarak diyor ki ben artık uzman öğretmen imtihanına giriyorum fakat 10 yıl bekleme bahtım yok başöğretmen olamayacak mıyım? 26 Eylül – 3 Ekim’de öğretmenlerimiz müracaatların yapacak. Onunla ilgili düzenlemeleri de önümüzdeki günlerde açıklayacağız. 345 bin 732 öğretmen uzmanlık için başvurmuş. İki gün üzere kısa müddette büyük bir imtihan başvurusu var. Toplumsal medyadaki algıyla sahanın gerçekliği farklı. Bazen toplumsal medyaya baktığımızda sorun olarak gördüğümüz şeyin alanda sorun olmadığını görüyoruz. Ben 1 yıl içerisinde 60’a yakın ile gittim. Alandayız, öğretmenlerimizi dinliyoruz. Bu sanırım birinci defa oluyor bizim devrimizde.
BU UYGULAMA UYGUNLAŞTIRILARAK HER YIL TEKRARLANACAK
Sistemde zati 75 bin tane uzman öğretmen vardı. 90 tane de başöğretmen vardı. Siz duydunuz mu okullarda uzman öğretmen varmış diye. Biz şunu yapmayacağız, uzman öğretmen ve başöğretmen derse girdiğinde bir değişiklik olmayacak. Bizim gayemiz öğretmenlerimizin mesleksel eğitimlerini daima güncellemek. Bir idari takım olarak özlük hakkıyla ilgili bir ayrımcılık kelam konusu değil. Bu uygulama her yıl daha da uygunlaştırılarak tekrarlanacak. Bu süreçten öğretmenlerimizin büyük bir kısmının yararlanacağına inanıyorum.
KÖY OKULLARINI TEKRAR AÇIYORUZ
Bizim köylerden ilçelere vilayetlere göçten sonra eğitimde fırsat eşitliği için taşımalı eğitim sistemi devreye sokuldu. Fiyatsız olarak taşıma ve fiyatsız olarak öğrencilerimize yemek verildi. Koronadan sonra şunu gördük yavaş yavaş geri dönüş başladı. Herkes toprağının pahasını anlamaya başladı. O vakit dedik ki şu köydeki okullarımızı tekrar etkin hale getirelim. Birinci sefer köyde yetişkinle çocuğunun yahut torununun birebir çatı altında eğitimi aldığı bir alan oluşturduk ve onun için de okul demedik köy ömür merkezi dedik. Köyde atıl duran kapasiteyi etkinleştirip herkesin kullanımına açtık. Ekimin ikinci haftasına kadar 2000 köy ömür merkezini faal hale getirmeyi planlıyoruz.