MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Sayın Kılıçdaroğlu, terörist Demirtaş’ın hasretini ziyadesiyle çekiyorsan Kavala olmadan yaşayamam diyorsan biraz daha devam et, sonunda kanun yoluyla onların koğuşundaki boş bir ranzaya sen de kapağı atarsın, nihayet çulunu serer, duvara da halını asarsın.” dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin pek çok cephede kararlı, dirayetli, atak, çevik ve dengeli bir duruş sergilediğini ifade etti.
“Bize düşen bu duruşu desteklemek, yanında yer almak, başarıya ulaşması için sorumluluk üstlenmektir.” diyen Bahçeli, ancak “zillet ittifakı”nın abeste direnişini, gayrimilli, gayriahlaki ve gayrimeşru tutumunu ısrarla sürdürdüğünü söyledi.
Karşılarında, ülkesine sırt dönmüş, milletine yüz çevirmiş, milli meselelerle ihtilafa düşmüş ikiyüzlü bir muhalefet anlayışının olduğunu dile getiren Bahçeli, “zillet ittifakı”na hakim olan siyasi aklın rehinli ve hacizli olduğunu belirtti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Türkiye’nin gelişmesi, büyümesinde, yatırım ve katma değer üretiminde çok önemli destekleri bulunan iş adamlarına “beşli çete” iftirası attığını, Kandil Dağı’nı ve sınırların hemen dibini mesken tutan terör çetesini ve çete başlarını ise ağzına almaktan sürekli kaçındığını ifade eden Bahçeli, “Kılıçdaroğlu eğer çete arıyorsa, sakladığı ve yüzünü kızartacak herhangi bir kirli bağlantısı da bulunmuyorsa Türk iş adamlarına değil hainlere bakmalı ve haddini bilmelidir.” dedi.
Devlet Bahçeli, Türkiye’nin terörle mücadelesini inanmışlıkla ve milletin hayır duasıyla icra ederken, Kılıçdaroğlu’nun Van’da yaptığı vahim konuşmanın, skandal olmasının yanında “teröre ve terörizme uzatılmış zeytin dalı” olduğunu savunarak, şöyle devam etti:
“Kılıçdaroğlu, terör örgütünün safına girmiş, bölücülüğün fanatik savunucusu haline gelmiş ve siyasi amigoluğuna soyunmuştur. ‘Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istiyorsanız bize katılacaksınız.’ diyor. Biz söylemekten yorulduk, Kılıçdaroğlu duymaktan yorulmadı. Duvara konuşsak dile gelirdi, suya yazı yazsak hedefine ulaşırdı, sanırsınız yüzü kösele derisi, bana mısın demiyor. Sayın Kılıçdaroğlu, sana söyleye söyleye şu gerçeği kafana sokacağım, bundan da asla vazgeçmeyeceğim; sen inkar etsen de Selahattin Demirtaş teröristtir, haindir, bölücüdür, Türkiye düşmanıdır. Osman Kavala Soros’çudur, casustur, şaibelidir, suçludur. Bir teröristi, her taşın altından çıkan Soros’çu bir taşeronu nasıl serbest bırakacaksın? Bunu nasıl yapacaksın? Bu vaadini nasıl gerçekleştireceksin? Söyle de öğrenelim, açıkla da bilelim, paylaş da duyalım. Sırrın nedir? Üzerinde çalıştığın zehirli formülün muhtevası nelerden ibarettir? Darbe mi yapacaksın? PKK’yla birlikte devleti ele mi geçireceksin? Hukukun üstünlüğünü, mahkeme kararlarını nasıl yok sayacaksın? Hele bir de de biz de işitmiş olalım. Hani sürekli hak, hukuk, adalet diyordun? Hani Kandil’i yakıp yıkacağını söylüyordun? Palavradan da olsa meydan okuyordun? Biz hangi Kılıçdaroğlu’na inanalım, itibar edelim?
‘Kuvayı Milliyeyiz’ diyen Kılıçdaroğlu’nu mu dikkate alalım, yoksa teröristlerin avukatı, bölücülerin dert ortağı, emperyalizmin kurşun askeri Kılıçdaroğlu’na mı bakalım? Sayın Kılıçdaroğlu, teröristi masum gösteren, teröriste kol kanat geren bir kalpsizin aynı zamanda terörist olacağını, terörün himayesine gireceğini görmüyor musun? Bilmiyor musun? Bundan dolayı hiç mi vicdan sızısı çekmiyorsun? Siyasi rant kaygısı, ikbal korkusu seni ne durumlara düşürdü? Tanınmaz haldesin, zihniyetin ve siyasetin yara bere içindedir, ihanet ve melanetin tam göbeğindesin, ey Kılıçdaroğlu hala farkında değil misin? CHP’yi götürüp Kandil mağaralarının kapısına çürümüş ceset gibi bırakmaya, teröristlere zırh haline getirmeye hiç mi utanmıyorsun? Sayın Kılıçdaroğlu, anlaşılan aklın başından gitmiş. Çok istekliysen terörist Demirtaş’ın hasretini ziyadesiyle çekiyorsan Kavala olmadan yaşayamam diyorsan biraz daha devam et, sonunda kanun yoluyla onların koğuşundaki boş bir ranzaya sen de kapağı atarsın, nihayet çulunu serer, duvara da halını asarsın.”
“CHP ile HDP birbirine iltihak etti”
CHP yönetiminin kökünden koptuğunu; tarihsel kimliğinden bütünüyle ayrıldığını dile getiren Bahçeli, “Artık HDP’nin, PKK’nın, FETÖ’nün boşalttığı her alanda kademeye giren, terörizmin hedeflerini sırtlayıp taşıma rezaletinin başını çeken kervan başı CHP yönetimidir.” diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, bugünkü CHP ile Atatürk’ün partisi arasında en küçük benzerlik kalmadığını belirterek, gelinen aşamada “CHP ile HDP’nin birbirine iltihak ettiğini” savundu. Bahçeli, “Aralarındaki sınır çizgisi silinmiş, CHP’nin ön kapısından giren HDP arka kapısından çıkacak hale gelmiştir. CHP; HDP ile PKK’nın bonusudur, borusudur, boynudur, ihanet boğazıdır. Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş hayranlığı, korkarım kendisini bu gidişle Kandil’e kadar taşıyacak, terör örgütünün devşirdiği bir siyasetçi olarak adı tarihe kara bir leke gibi geçecektir. Sayın Kılıçdaroğlu, fazla zorlama, yoksa kayış koparacaksın, senden Cumhurbaşkanı olmaz, aziz milletimiz buna asla müsaade etmez, edemez, etmeyecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Sevsinler sizin masanızı”
Bahçeli, 6 artı 1 formatında toplanan “zillet masası”nın dördüncüsünün 29 Mayıs’ta gerçekleştiğini anımsattı.
“Bir de reklam filmi yapmışlar. Neymiş, memleket sevdası, Türkiye’nin masasıymış. Sevsinler sizin masanızı.” diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
“Bu masada ne ararsanız vardır; dedikodu, fitne, riya, yalan, istismar, sahtelik, samimiyetsizlik masanın etrafında birer birer dizilmiştir. İnsan haklarına dayalı özgürlükçü ve demokratik bir düzenin tesis edilmesi için yeniden bir araya gelmişler. Bu defa da ağırlama sırasını Serok Ahmet almış. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş hedeflerini hayata geçirmek için oluşturdukları dört komisyonun sözde çalışmalarını gözden geçirmişler. Bize göre asıl gözden geçirmeleri gereken, asıl göz önüne almaları icap eden zillete düşen çürük siyasetleridir. Bize göre 7 saat 15 dakikayı boşu boşuna heba etmişler. Bir de 10 maddelik ilkeler beyannamesi açıklamışlar. Tutarsız, uyumsuz, temelsiz, dengesiz, birbiriyle çelişen, ezbere dayalı 10 maddenin hiçbirisi Türkiye’nin sarih gerçeklerini, milletimizin esas gündemini yansıtmamaktadır.
Zillet ittifakının yayımladığı sonuç bildirisinde, mesela terörle mücadeleye mahsurlu, marazi ve sakat bir bakış hakimdir. Terörle mücadelenin iç siyaset malzemesi olarak kullanıldığını iddia etmek bize göre PKK’nın değirmenine su taşıyan, bölücülerin ekmeğine yağ süren bayağı bir çarpıklıktır. Milli bekanın müdafaa ahlakına fakatlı, amalı yaklaşımlar ancak ve ancak düşmana methiyedir. Biz bunlara durduk yere zillet demiyoruz. Terörle mücadelenin seçim sürecini etkilemek amacıyla yürütüldüğünü söylemek su katılmamış müfterilik ve ileri düzeyde milli güvenlik tehdididir. PKK’nın elebaşlarının CHP’yle İP’e destek açıklamaları demek ki tesadüfen yapılmamıştır. Zillet ittifakı HDP’yi kızdırmamak, PKK’yı gücendirmemek için Türkiye’nin karşısına geçmiş, nefret saçmıştır.”
Muhalefetin ilgili devlet kurumlarının olası operasyon gerekçeleri, süresi, kapsamı ve hedefleri konusunda bilgilendirme yapmasını istediğini aktaran Bahçeli, “Geçtiğimiz yılın ekim ayında TBMM’de yapılan tezkere görüşmeleri esnasında bu bilgilendirme yapıldı mı yapılmadı mı? Elbette yapıldı. Bu zillet ittifakı tezkereye ‘hayır’ dedi mi? Dedi. Terörle mücadeleyi engellemeye çalıştılar mı? Evet, buna alçakça heves ettiler. Şimdi neyin bilgisini, neyin bilgilendirmesini talep etmeyi kendilerinde hak görüyorlar? ‘Operasyonu durdurun’ diyemiyorlar, ‘geri çekilin’ diyemiyorlar, ‘terörle mücadeleden geri dönün’ açıklamasını yapamıyorlar, ‘bilgilendirin’ diyerek gerçek maksatlarını perdelemeye kurnazca tevessül ediyorlar.” ifadelerini kullandı.
(Bitti)