Mona Roza şiiri Türk edebiyatının en sevilen şiirleri arasında yer almakla birlikte büyük medeniyet şairi ve mütefekkir Sezai Karakoç’un ilk şiirleri arasında yer alır. Gizemli bir aşkın şiiri olan Mona Roza’nın hikayesi merak ediliyor. İşte Mona Roza şiiri hikayesi…
MONA ROZA ŞİİRİNİN HİKAYESİ
Sezai Karakoç – Muazzez Akkaya aşkı”na ilişkin türlü türlü hikayeler üretilmiştir. Hikayelerden biri şu şekildedir; Sezai Karakoç üniversitedeyken bir okul arkadaşına sevdalanır, bu kişinin Adı Muazzez Akkaya’dır. Bir gün cesaretini toplayıp aşkını Muazzez Hanım´a arz eder. Fakat reddedilince çok üzülür. Okullar tatil olur ve Muazzez Hanım Geyve´de yazlıkta kalmaya başlar. Sezai Karakoç’ ta tam karşısındaki yazlığın bahçesinde bahçıvan olarak çalışmaya başlar. Her gün karşılıksız sevgi duyduğu sevgilisini seyreder. Ona şiirler yazar. “Mona Roza” şiiri Muazzez Akkaya’nın isminin baş harflerinden ortaya çıkar. Yani akrostiştir.
Okul biter ve mezuniyet töreni yapılır. Mezuniyet törenindeyse Sezai Karakoç ”Mona Roza” şiirini okur. Muazzez Akkaya ise tam karşısındadır. Şiiri bittikten sonra bir alkış tufanı kopar. Herkes bir daha okuması için ısrar eder. Ve tam 3 kez Sezai Karakoç bu şiiri ard arda okur. Sahneden tam ineceği sırada Muazzez Hanım koşarak yanına gelir ve ona hala teklifinin geçerli olup olmadığını sorar. Sezai Karakoç senin aşkın artık benimkine yetişemez der ve hayır cevabını verir. Muazzez Hanım bayılır. Sezai Karakoç hala evlenmemiştir…
Ahmet Hakan ise 2006 yılında Hürriyet’teki köşesinde gizemli aşkın gizeminin çözüldüğünü ve Muazzez Akkaya’yı bulduğunu açıklamıştı. Köşe yazısında hikayeyi şöyle anlatıyor;
Bundan bir süre önce bir yazımda Sezai Karakoç’un “Mona Roza” şiirine ve Muazzez Akkaya’ya şöyle bir değinmiştim.
O yazının yayınlanmasının ardından New York’tan bir e-posta aldım.
Şunlar yazılıydı e-postada…
“Selam Ahmet Bey… Ben New York’ta doktorluk yapıyorum. Muazzez Akkaya’nın kızıyım. Yazınız ailecek çok hoşumuza gitti. Annemin adını yazınızda geçirdiğiniz için çok teşekkürler. Ayşe.”
Okuyunca “Vay be” diye haykırdım. Muazzez Akkaya’nın izini bulmuştum.
Hemen bir yanıt yazdım: “Lütfen anneniz hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz?”
Yanıt şöyleydi:
“Annem Mülkiye’de okumuş. Öğrenciliğinde çok güzel bir kadınmış. Grace Kelly tipinde. Pingpong şampiyonu olmuş okulda. Bugün anneme Sezai Karakoç’un aşkını ve şiirini sordum. Annemin bu aşktan ve şiirden haberi olmamış. Ama şunu anımsıyor: Paltosunun cebinde şairi meçhul aşk şiirleri bulurmuş! Babamla evlenirken babama bu şiirlerden söz etmiş, babam da şiir yazmaya kalkışmış annem için ama tabii ki çocukça şiirler olmuş bunlar. Annem Hazine avukatlığından emekli oldu. Maliye Bakanlığı’nda çalışırken babamla tanışıp aşk evliliği yapmışlar. 48 sene harika bir evlilikleri oldu. Maalesef geçen hafta babamı kaybettik.“
MONA ROZA ŞİİRİ
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek…
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat on ikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş basak
Meyveler sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yasarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kirik kus merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller.
MUAZZEZ AKKAYA KİMDİR?
Orta okul mezunu memurlardan Hamid Akkaya ile Fitnat Hanım’ın kızıdır. 1930’da Geyve’de doğdu. Muazzez (Akkaya) Giray, Mülkiye’yi bitirdikten sonra Hazine avukatlığı yapmış, Maliye Bakanlığı’na çalışırken aynı kurumdan Orhan Giray’la aşk evliliği yaparak evlenmiş ve 3 çocuğu olmuştu. Nisan 1955’te Karayolları Genel Müdirliği, Ağustos 1955’te tekrar Maliye Bakanlığı, Mart 1957’de Devlet Su İşleri Gn. Müdirliği Teşkilatlarında Memurluklara girdi. Bu arada Ankara Hukuk Fakültesi’nde fark sınavı verip sertifika aldığından, Ocak 1960’da Maliye Bakanlığı Hazine Avukat stajyerliğine, sonra Avukatlığına getirildi. Eylül 1964’de Eşi Orhan Giray’ın Tel-Aviv Mali Müşavirliğine nakli üzerine memuriyetten ayrılıp Tel-Aviv’e gitdi. 1967’de yine eşiyle birlikte Yurd’a dönüp avukatlığa başladı. Adına Mona Rossa şiiri yazılan Muazzez Akkaya, 82 yaşında iken “Garanti Bankası”nın bir reklam filminde de rol almıştı.
MONA ROZA NE DEMEK?
Mona rosa ‘gül hanım’ anlamına gelmektedir…