MESLEĞE ADANMIŞ BİR ÖMÜR
1955 yılında Kanlıdere Köprüsü altındaki dükkanlarda terziliğe adım atan Kekeç, modül başı ceket dikerek başladığı kalfalık devrinden bugüne kadar mesleği sayesinde 8 çocuğunu büyütmüş.
Küçük dükkanında terziliğe devam eden Kekeç, mesleğine duyduğu aşkı şu sözlerle ifade ediyor: “Bu yaşta bu sanatı bırakmak istemiyorum. Bendeki sanat aşkı oburdur. Bütün anne ve babalara diyorum ki, çocuklarınızı kesinlikle bir sanata yönlendirin… Sanatkarsız kalmasın ülkemiz. Ben bu mesleğe çok aşığım.”
MÜŞTERİLERİNDEN ALDIĞI GÜÇLE ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR
Müşterilerinden aldığı dayanak ve memnuniyetin kendisine güç verdiğini belirten Kekeç, işini büyük bir itinayla yaptığını ve müşterileriyle ortasında güçlü bir bağ olduğunu vurguluyor. “Allah ömür verirse bu işime devam edeceğim. Ben gücümü, gücümü müşterilerimden alıyorum. Onlar da benim yaptığım işlerden çok memnunlar” diyor.
ZEKİ MÜREN ANISI
Kekeç’in meslek hayatında unutamadığı anılardan biri ise 1961 yılında İstanbul’da bir ustanın yanında çalışırken ünlü sanatçı Zeki Müren için dikilen smokinin işçiliğini yapması. O anıyı şöyle anlatıyor: “Ustama Zeki Müren, ‘Bunu yapan kalfayı görebilir miyim’ demiş. Ustam da beni çağırdı. Zeki Müren Bey bana baktı, ‘benim personelliği bu mu yaptı’ dedi. ‘Evet’ dedi ustam. Sonra bana, ‘nerelisin’ falan diye sordu. Ben anlattım, sohbet ettik ve böylece Zeki Müren’i görmüş olduk. Zeki Müren bana teşekkür etti. ‘Bu küçük yaşta bu personelliği yaptığın için sana teşekkür ederim’ dedi.”
MÜŞTERİLERİ DE MEMNUN
Kekeç’in uzun yıllardır müşterisi olan Cuma Ali Göksu, usta terziye duyduğu hayranlığı lisana getirerek, “Biz uzun yıllardır buraya geliyoruz. Hem ekonomik yapıyor hem de sanatı uygun. Yaşına karşın konutunda oturmuyor, geliyor burada hizmet veriyor. Ondan ötürü Hacı Amca’yı tercih ediyoruz. Valla takdir ediyoruz, imreniyoruz açıkçası. Yani yaşına bakmadan kendi emeğini alın teriyle kazanıyor” halinde konuştu.